logo-img

Suplas, 1989 yılından bu yana sektörde faaliyet gösteren Akplas’ın uzun yıllara dayanan mühendislik, üretim ve Ar-Ge tecrübesiyle geliştirdiği bir tarımsal sulama markasıdır.

Mısır Yetiştiriciliğinde Topraktan Hasada Üretim Rehberi

Mısır Yetiştiriciliğinde Topraktan Hasada Üretim Rehberi

   
 

   Mısır, tropik, subtropik ve ılıman iklim kuşaklarında yetişebilen, Antartika hariç 58okuzey ile 40ogüney enlemleri arasında kalan bölgelerde, deniz seviyesinden başlayıp rakımı 4000 m’ye kadar çıkan, güneşlenme süresi yüksek alanlarda başarıyla yetiştirilebilen, tek yıllık, kısa gün isteği olan sıcak iklim tahılıdır.
 

Mısır Üretimi

 

TOPRAK İSTEĞİ

    Mısır bitkisi, organik maddece zengin, derin profilli, drenajı ve havalanması iyi, tuzluluk sorunu bulunmayan, reaksiyon olarak nötr (pH 6-7) karakterdeki hemen hemen tüm toprak tiplerinde başarıyla yetiştirilebilir. Toprak bakımından çok seçici değildir. Ancak, tuzluluğun (> 1.7 Mmhos/cm) yüksek olduğu ve taban suyunun yüzeye yakın bulunduğu alanlarda yetersiz gelişme gösterdiği için mısır tarımı yapılması önerilmez.

 

TARLA HAZIRLIĞI

    Mısır ekimi yapılacak tarla boş durumda ise, yani nadasa bırakılmışsa, sonbaharda kulaklı pullukla yaklaşık 20 cm derinlikte sürülerek kışa bırakılmalıdır. Ekim yapılacak ilkbahar döneminde, toprağın üst kısmını işleyen bir aletle –örneğin kazayağı ile– yüzlek işleme yapılarak toprak kabartılmalı, ekim öncesi verilmesi gereken taban gübreleri ve toprakla karıştırılması gereken yabancı ot ilaçları uygulanıp tırmıkla karıştırılarak düz bir tohum yatağı hazırlanmalıdır. Sonbahar sürümü yapılamamışsa, ilk toprak işlemesi, toprağı çeviren kulaklı pulluk yerine, toprağı yararak ve yüzlek işleyen çizel gibi aletlerle yapılmalıdır.

 

ÇEŞİT SEÇİMİ

    Geçmiş yıllarda daha çok açık döllenen, verim düzeyi düşük köy çeşitleri ekilirken, hibrid çeşitlerin geliştirilmesiyle birlikte bu yerel çeşitler genellikle yerlerini hibrid mısır çeşitlerine bırakmıştır. Hibrid çeşitlerin verim potansiyelinin çok daha yüksek olması, bu tür çeşitlerin ekim alanlarının her yıl genişlemesine neden olmaktadır. Hibrid çeşitler tekli, ikili, üçlü veya dörtlü melez yapıda olabilir; ancak günümüzde üretimde en yaygın kullanılanlar tekli melez mısır hibridleridir.

    Çeşit seçerken, öncelikle çeşidin bölge koşullarına uyum kabiliyeti araştırılmalı, olgunlaşma gün sayısının yöre iklimine uygun olmasına dikkat edilmelidir. Modern mısır çeşitleri, erkencilik veya geçcilik durumlarına göre FAO sistemine göre 8 grupta sınıflandırılmaktadır. FAO-100 ile FAO-800 arasında yer alan bu gruplar içinde, FAO-100 çok erkenci çeşitleri (yaklaşık 70-75 günde olgunlaşan), FAO-800 ise çok geçci çeşitleri (yaklaşık 140 günde olgunlaşan) ifade eder. Benzer şekilde FAO-400 grubu orta erkenci (100-105 gün), FAO-600 grubu ise orta geçci (115-125 gün) çeşitleri kapsar.

    Anadolu bölgesinde genellikle FAO 500 ve FAO 600 grubundaki çeşitler daha uygun sonuçlar verirken, yetişme süresinin daha uzun olduğu güney bölgelerimizde FAO 700 ve FAO 800 grubu çeşitler daha yüksek performans gösterebilmektedir.

    Çeşit belirlerken, olgunlaşma süresinin bölge için uygun olması yanında, verim potansiyelinin yüksek olması, ilgili bölgede görülmesi muhtemel hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılık göstermesi ve yatma problemine dayanıklı olması önemli kriterlerdir.

 

EKİM ZAMANI

    Mısır tohumlarının sağlıklı çimlenmesi ve düzenli çıkış sağlayabilmesi için, ekim yapılacak toprakta sıcaklığın en az 10-12oC olması gerekir. Ekim zamanını planlarken bu husus mutlaka dikkate alınmalıdır. Bu sıcaklıkların altında yapılan ekimlerde, çimlenme gecikebilir, çıkış düzensiz olabilir ya da tohumlar çimlenemeden çürüyebilir. Bu nedenle, mısır ekimi için toprak sıcaklığının 10-12oC’ye ulaşması beklenmelidir. Bunu tarih olarak ifade edersek; Trakya bölgesinde genellikle 25 Nisan’dan sonra, güney bölgelerimizde Nisan ayı başlarından itibaren, Orta Anadolu’da ise 25 Nisan’dan sonra ana ürün mısır ekimine başlanabilir.

    Ekim zamanına yönelik genel bir kural olarak, bölgenin son don tarihinden sonra ekime başlamak daha emniyetlidir. Çünkü son don tarihinden önce ekilen mısır fideleri, genç dönemlerinde gelebilecek don olaylarından ciddi zarar görebilirler.

    Mısır ekimlerinin en geç Mayıs ayının ilk haftasının sonuna veya ikinci haftanın ortalarına kadar tamamlanmış olması önerilir. Bu tarihlerden sonra yapılan ekimlerde, bitkinin tozlanma dönemi çok sıcak ve kurak bir zamana rastlayabilir; bu da tozlanma ve döllenmenin yetersiz kalmasına, dolayısıyla tane veriminde azalmaya neden olabilir. Ayrıca geç ekimlerde, olgunlaşma ve kuruma ile hasat dönemleri yağışlı mevsime denk gelebilir ve ürünün tarlada kalma riski artar.

    Güney bölgelerimizde Haziran ayı sonuna kadar yapılan II. ürün mısır ekimleri tane verimi bakımından tatmin edici sonuçlar verebilmekteyken, Trakya bölgesinde II. ürün mısır ekimleri genellikle istenen verim seviyesine ulaşamaz. Bu bölgede verim düşüklüğü göze alınacaksa çok erkenci çeşitler kullanılabilir. Amaç tane yerine silaj elde etmekse, hemen her mısır çeşidi II. ürün olarak ekilebilir. Trakya bölgesinde Haziran sonu veya Temmuz başında II. ürün olarak ekilen mısır, en geç Eylül sonu gibi silajlık olarak biçilebilir.
 

Mısır Üretimi
 

EKİM ŞEKLİ VE EKİM SIKLIĞI

    Günümüzde mısır ekimi, makineleşmenin olmadığı veya makineli tarıma uygun olmayan alanlardaki zorunlu serpme ekim uygulamaları dışında, genellikle pnömatik (havalı) ekim makineleri ile yapılmakta, bu sayede istenilen sıra arası ve sıra üzeri mesafeler kolaylıkla ayarlanabilmektedir.

    Sıraya ekimde çoğunlukla 70 cm sıra arası ve 25 cm sıra üzeri mesafe tercih edilir. Bu düzenlemede dekara yaklaşık 6.000 bitki düşmektedir. Yüksek tane verimi için yapılan çalışmalar, dekarda 6.000-7.000 bitki sıklığının optimum olduğunu göstermiştir. Ancak uygun koşullarda, dekarda 8.000-9.000 bitki bulunan ekimlerde bile yüksek verimler alınabildiği bilinmektedir.

    Mısır ekiminin amacı silaj elde etmekse, sıra arası ve sıra üzeri mesafeler bir miktar daraltılabilir. Örneğin sıra arası mesafe 60 cm’ye, sıra üzeri mesafe ise 15-20 cm’ye indirilebilir. Bu durumda dekardaki bitki sayısı artacağı için bitkiler daha ince saplı, daha uzun boylu ve daha fazla yapraklı olur; bu da silaj verimini artıran önemli bir etkendir.

    Tane üretimi için 70 cm x 25 cm ekim düzeninde ekilecek mısırda, çeşidin bin tane ağırlığına bağlı olarak dekara 2-3 kg tohumluk kullanılması yeterlidir.
 

YABANCI OT MÜCADELESİ

    Mısır yetiştirilen tarlalarda bitkilerin sağlıklı gelişebilmesi için, mısırın başka bitkilerle rekabete girmediği, yani yalnızca mısır bitkisinin bulunduğu bir üretim ortamı hedeflenmelidir. Yabancı ot olarak tanımlanan bitkiler; topraktaki suyu ve besin elementlerini mısırla paylaşarak onu zayıflatır, ayrıca pek çok hastalık etmenine ve zararlı böceğe barınak sağlayarak verimde ciddi düşüşlere yol açabilir. Bu nedenle yabancı otlarla etkin bir mücadele şarttır.

    Yabancı ot mücadelesinde kullanılan herbisitler, uygulama zamanına göre üç grupta değerlendirilir: ekim öncesi toprağa karıştırılarak verilenler, ekim sonrası çıkış öncesi kullanılanlar ve çıkış sonrası doğrudan yabancı otların yeşil aksamına uygulananlar.

    Ülkemizde en çok tercih edilen yöntem, çıkış öncesi toprak yüzeyi ilaçlamasıdır. Mısır ekiminden hemen sonra, henüz bitkiler çıkmadan tarla yüzeyi ilaçlanır. Tek yıllık dar ve geniş yapraklı yabancı otların kontrolü için dekara 500 ml dozunda “Primextra” isimli ilaç kullanılmaktadır. Çok ağır bünyeli topraklarda doz 600 ml/da’ya çıkarılırken, kumsal veya organik madde içeriği çok düşük (%0.5 civarı) topraklarda 350 ml/da yeterli olmaktadır. Çıkış öncesi uygulamaları için “Guardian” isimli preparat da tercih edilebilir.

    Mısır çıkış yaptıktan, bitkiler 15-20 cm boyuna ulaştıktan sonra tarla yüzeyinde yoğun geniş yapraklı yabancı otlar varsa, dekara 100-150 ml dozunda “2,4 D Amin” içeren ilaçlar kullanılabilir.

    İlaç firmaları zaman zaman farklı formülasyonlara sahip yeni herbisitleri piyasaya sunmaktadır. Bu nedenle en güncel ve daha etkili olabilecek ilaçlar hakkında bilgi almak için, en yakın tarımsal kuruluşlara veya ilaç bayilerine danışmak yararlı olacaktır.

    Günümüzde mısır tarımında yabancı ot kontrolü amacıyla, biyoteknolojik yöntemlerle geliştirilmiş transgenik (genetiği değiştirilmiş) mısır çeşitleri de bulunmaktadır. Bu çeşitlerde uygulanan herbisitler yabancı otları öldürürken mısır bitkisine zarar vermemektedir. Ancak bu tip çeşitlerin kullanımıyla ilgili tartışmaların halen devam ettiği unutulmamalıdır.
 

HASTALIKLAR VE ZARARLILAR

    Mısır bitkisi, yetişme dönemi boyunca çeşitli mantar, bakteri, virüs, nematod ve benzeri etmenlerin neden olduğu hastalıklar ile farklı zararlıların saldırısına maruz kalabilmektedir.

    Bölgelerin iklim özelliklerine göre görülme sıklıkları değişmekle birlikte, mısır tarımında en çok rastlanan hastalıklar; kök, sap, koçan ve tanelerde ortaya çıkan çürüklükler; Helminthosporium spp. etmenlerinin sebep olduğu yaprak yanıklıkları (H.maydis, H. turcicum) ile tane veriminde önemli azalışlara neden olabilen Rastık hastalığı (Ustilago maydis) olarak sayılabilir.

    Hastalıkların yanı sıra, bazı zararlılar da mısır tarlalarında ciddi sorun oluşturabilir. Bitki öz suyunu emerek zarar veren ve daha çok serin ve nemli havalarda görülen yaprak bitleri (Aphid maidis), sıcak ve kuru havalarda yoğunlaşan kırmızı örümcekler (Tetranychus spp.), yeşil aksamı yiyerek zarar veren yeşil kurt (Heliothis armigara) ve çizgili yaprak kurdu (Spodoptera) ile bazı bölgelerde sap ve koçan içinde galeriler açarak önemli kayıplara yol açan mısır sap kurdu (Östrinia sp) ve mısır koçan kurdu (Sesamia sp) önemli zararlılar arasında yer alır.

    Hastalık ve zararlılarla mücadelede ilk adım, çeşit seçiminde dayanıklı tür ve çeşitlere öncelik vermektir. Dayanıklı çeşitler mevcut ise mutlaka tercih edilmelidir. Uygun dayanıklı çeşit yoksa, münavebe (ekim nöbeti) devreye sokulmalı, ekim öncesinde tohum ilaçlaması yapılarak hem hastalıklara hem de toprak altı zararlılarına karşı önlem alınmalıdır. Hasat sonrası tarlada kalan bitki artıklarının toplanıp yok edilmesi ve yetişme döneminde dengeli gübreleme ile bitkilerin zayıf düşmesinin önlenmesi de önemli koruyucu uygulamalardır.

    Tüm bu önleyici önlemlere rağmen hastalık ve zararlılar ortaya çıkarsa, kimyasal mücadeleye başvurulmalıdır. Bunun için hastalıklara karşı uygun bir mantar öldürücü (fungusit), zararlılara karşı ise böcek öldürücü (insektisit) preparatlar kullanılabilir.

    Yabancı ot mücadelesinde olduğu gibi, biyoteknolojik çalışmalar sonucunda bazı zararlılara dayanıklı transgenik mısır çeşitleri de geliştirilmiştir. Bu çeşitlerde, bitkiye eklenen gen sayesinde mısır sap ve koçan kurdu gibi zararlılar bitkide beslenememekte ve zarar oluşturamamaktadır; bir anlamda bitki kendi koruyucu maddesini kendisi üretmektedir. Ancak, genetiği değiştirilmiş çeşitlerin kullanımıyla ilgili tartışmalar sürmektedir ve ülkemizde bu tür çeşitlerin üretimde kullanılmasına şu an için izin verilmemektedir.
 

MISIRIN SULAMA SUYU İHTİYACI VE SULAMA ZAMANI

    Mısırda sulama açısından en hassas dönem çiçeklenme sürecidir. Tepe püskülünün çıkışı ve tozlanma döneminde yaşanacak su açığı, koçandaki tane sayısını azaltarak önemli ölçüde verim kaybına neden olur.

Çizelge 1. Mısırın bitki su tüketimi değerleri

 

Aylar

Bitki Su Tüketimi(mm)

Ortalama Yağış(mm)

Sulama Suyu İhtiyacı (mm)

Mayıs

63,5

42,7

20,8

Haziran

140,6

31,2

109,4

Temmuz

188,8

10,5

178,3

Ağustos

179,5

9,1

170,4

TOPLAM

572,4

93,5

478,9

 

MISIR BİTKİSİNDE EKİM NORMU VE ZAMANI

    Bitki sıklığı, çeşide göre sıra üzeri 25-30 cm, sıra arası 70 cm olacak şekilde ayarlanarak, dekara 4500-5500 bitki düşecek bir sıklık hedeflenmelidir. Ekim derinliği yaklaşık 5 cm olmalı ve mısır ekimine, toprak sıcaklığı en az 10 ⁰C’ye ulaştığında başlanmalıdır. Orta Anadolu koşullarında en uygun ekim zamanı, toprak sıcaklığının 13-15 ⁰C olduğu, genellikle Mayıs ayının ilk yarısıdır.
 

Mısır Üretimi
 

ETKİLİ KÖK DERİNLİĞİ VE SULAMA ARALIĞI

    Bitki su tüketimi; topraktan buharlaşma ve bitkiden terleme yoluyla kaybedilen su miktarının toplamını ifade eder. Çizelge 1’de mısırın Konya koşullarında toplam bitki su tüketiminin 478,9 mm olduğu görülmektedir.
 

Mısır Üretimi
 

    Mısır tohumunun çimlenmesiyle birlikte kök sisteminde hızlı bir gelişme başlar ve çıkıştan sonraki yaklaşık 7. haftada, üst gübrelemenin yapıldığı dönemde, en gelişmiş kök yapısına ulaşır. Mısır bitkisinin etkili kök derinliği yaklaşık 60 cm olmakla birlikte, kılcal köklerin büyük bir kısmı yüzeyden itibaren ilk 40 cm’lik kısımda yoğunlaşır. Bu nedenle, damla sulama programı hazırlanırken etkili kök derinliği 40 cm olarak kabul edilmeli ve tarla kapasitesindeki suyun %50’si tüketildiğinde sulamaya başlanmalıdır.

Çizelge 2. Toprağın su alma hızı ve damlatıcı debisine göre damlatıcı aralıkları (cm)
 

Debi l/h

Toprağın Su Alma Hızı (mm/h)

5

10

15

20

25

30

35

40

45

50

55

60

1,6

40

28

23

20

18

16

16

14

13

13

12

12

2,2

67

40

33

28

26

23

22

20

19

18

17

16

2,6

65

46

37

32

29

26

25

23

22

21

20

19

 

DAMLA SULAMA BORULARI VE UZATILMA MESAFESİ

    Damla sulama sisteminde hafif bünyeli, kumsal topraklarda her sıraya bir damla sulama borusu yerleştirilirken, daha ağır bünyeli topraklarda iki sıraya bir hat yerleştirmek mümkündür. Ağır bünyeli topraklarda her sıraya ayrı hat döşenmesi, sulanan alanın daha kontrollü olmasını sağlayarak verilen su ve enerji miktarının azalmasına katkıda bulunur. Damla sulama borularının uzatma mesafesi; boru çapı, damlatıcı debisi, damlatıcı aralığı, damlatıcıların basınç dengeleyici olup olmaması ve işletme basıncı gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Basınç ayarlı olmayan yassı damla sulama borularının farklı damlatıcı aralığı ve debilerdeki maksimum uzatma mesafeleri aşağıdaki çizelgede verilmiştir.
 

Akış Değiş.

%

Damlatıcı Aralığı (cm) ve Debisi (l/h)

25 cm

30 cm

40 cm

50 cm

1,6

2,2

2,6

1,6

2,2

2,6

1,6

2,2

2,6

1,6

2,2

2,6

5,0

104

 

72

118

 

80

153

 

106

164

 

119

7,5

116

 

81

130

 

89

180

 

118

185

 

134

10,0

124

 

85

140

 

94

182

 

124

198

 

141

15,0

145

 

91

155

 

102

200

 

137

220

 

156

 

SULAMA ARALIĞI VE SAYISI

    Mısır bitkisinin etkili kök derinliğinde, tarla kapasitesindeki suyun %50’si tüketildiğinde sulamanın başlatılması önerilmektedir. 40 cm toprak derinliği dikkate alındığında, orta ve ağır bünyeli topraklar için tüketilmesine izin verilecek su miktarı 40-45 mm, hafif bünyeli topraklar için ise 25-30 mm olarak kabul edilebilir. Orta Anadolu’da mısır yetiştirilen orta ve ağır bünyeli ile hafif bünyeli alanlarda sulama aralığı ve sulama sayıları aşağıdaki çizelgede verilmiştir.
 

Aylar

Su Alma Hızı Düşük, Orta ve Ağır(Kil) Bünyeli Topraklar

Su Alma Hızı Yüksek, Ağır(Kumsal) Bünyeli Topraklar

 

Sulama Aralığı(gün)

Sulama Sayısı

Sulama Aralığı(gün)

Sulama Sayısı

Mayıs

-

1

-

1

Haziran

10

2

7-8

2

Temmuz

7-9

3-4

5-6

5-6

Ağustos

8-9

3-4

6-7

4-5

Eylül

 

1

 

1

TOPLAM

 

10-12

 

13-16

 

MISIRIN BİTKİ BESİN MADDESİ İHTİYACI

    Dekardan 1000 kg dane mısır elde etmek için, topraktan saf madde olarak yaklaşık 20-24 kg/da fosfor ve 26 kg/da potasyum kaldırılır. Gübreleme mutlaka toprak analizi sonuçlarına göre planlanmalı; azotlu ve fosforlu gübre miktarları, topraktaki fosfor düzeyi ve organik madde içeriği dikkate alınarak ayarlanmalıdır. Türkiye toprakları genellikle potasyumca zengin olduğundan, bu besin maddesi yalnızca ihtiyaç duyulan miktarda uygulanmalıdır.

    Ekim öncesinde dekara 5-6 ton ahır gübresi, 2-3 ton tavuk gübresi veya 2 ton kompost uygulanması, hem organik madde hem de bitki besin maddesi kaynağı olarak verimi artırır, toprak yapısını iyileştirir. Organik madde uygulandığında, bu materyallerin içerdiği besin maddeleri sayesinde kullanılacak kimyasal gübre miktarı en az yarı yarıya azaltılabilir. Ancak toprakta tuz birikimine yol açmamak için aşırı tavuk gübresi kullanılmamalıdır.

Çizelge 3. Toprakta mevcut fosfor miktarına göre ekimle birlikte verilecek gübreler
 

Fosfor (kg/da)

Gübre Çeşidi

Doz(kg/da)

0

DAP(18-46-0)

20

3-4

20-20-0+Zn

20

5-6

20-20-0+Zn

15

7-6

20-20-0+Zn

10

>9

A.Sülfat (%21 N)

A.Nitrat (%26 N)

A.Nitrat (%33 N)

20

15

12

 

Öneri: Fosforlu gübrelerin ekimle birlikte mutlaka tabana verilmesi tavsiye edilir.

    Azot ihtiyacının kalan kısmının ise, her sulamada Çizelge 4’te verilen azotlu gübreleme programına göre, hasattan yaklaşık 1 ay önceye kadar tamamlanmış olması gerekir. Damla sulama sisteminde ağır bünyeli topraklarda azotlu gübreler saf madde olarak 9 sulamada 2 kg/da, hafif bünyeli topraklarda ise 12 sulamada 1,5 kg/da olacak şekilde uygulanabilir.
 

Çizelge 4.Mısırda azotlu gübreleme programı(kg/da)

Gübre Çeşidi

Orta ve Ağır Bünyeli Topraklarda

Hafif Bünyeli Topraklarda

A.Sülfat (%21 N)

10,0

7,5

A.Nitrat (% 26 N)

7,5

6,0

A.Nitrat (% 33 N)

6,0

4,5

Üre (%46 N)

4,0

3,0

 

HASAT

    Mısır hasadı, koçandaki tanelerin olgunluğunu tamamlaması ve tane neminin belirli bir seviyenin altına düşmesiyle birlikte yapılmalıdır. En sağlıklı yöntem, olgun görünen bir tarladan belirli sayıda koçan alıp harmanlayarak tanelerin nem oranını ölçmektir. Bu imkânın olmadığı durumlarda ise tanenin koçana bağlandığı uç kısmındaki “siyah nokta”nın varlığı kontrol edilmelidir.

    Mısırın tam olgunluğa ulaşıp ulaşmadığı, tanelerin koçana bağlandığı uç bölgede oluşan siyah tabaka ile anlaşılır. Koçanın orta kısmından rastgele alınan 4 tanenin en az 3’ünde siyah nokta görülüyorsa, mısır fizyolojik olgunluğunu tamamlamış demektir. Bu safhada tane nemi yaklaşık %30-35 civarındadır ve elle hasat için uygundur.

    Mısır hasadı, bazı düzenlemeler yapılarak buğday-arpa biçer-döverleriyle de rahatlıkla gerçekleştirilebilir. Bunun için öncelikle makinenin kesici tablasının ön kısmına, mısır saplarını daha iyi kavrayacak ekipmanların takılması gerekir. Makineli hasat için mısır tanelerinin nem oranının genellikle %20-25 arasında olması önerilir. Fazla kurumuş koçanlarda hasat sırasında tane kırıkları artabilir.

    Yüksek nemle yapılan hasatlarda bazı kayıplar yaşanabileceği gibi, elde edilen ürünün depolamadan önce uygun neme kadar kurutulması ek maliyet oluşturur. Bu nedenle, iklim koşulları elveriyorsa hasadı bir süre geciktirerek koçanların tarlada doğal yolla kurumasını sağlamak da bir seçenek olabilir.

    Hasat sonrası ürün nemli ise, depolamadan önce mutlaka kurutulmalıdır. Günümüzde tahıl kurutma makineleri pek çok yerde bulunmaktadır. Ürün 6 aydan daha kısa süre depolanacaksa nem oranı %15’e kadar, daha uzun süreli depolamalarda ise %13-14 seviyesine düşürülmelidir.

    Tohumluk amaçlı ürünlerin kurutulmasında, embriyonun zarar görmemesi için kurutma sıcaklığına dikkat edilmelidir. Bu sıcaklık 36oC’yi geçmemelidir. Yemlik veya tohumluk dışı kullanım amaçlı mısır tanelerinin kurutulmasında ise daha yüksek sıcaklıklar kullanılabilir.

    Hasat silaj amacıyla yapılacaksa, koçanlar süt olum ile hamur olum devreleri arasında iken, yani taneler tam sertleşmeden, silaj makinesi ile kıyılarak biçim yapılmalıdır.