Suplas, 1989 yılından bu yana sektörde faaliyet gösteren Akplas’ın uzun yıllara dayanan mühendislik, üretim ve Ar-Ge tecrübesiyle geliştirdiği bir tarımsal sulama markasıdır.
1989’dan beri süregelen Ar-Ge ve üretim tecrübemizi, modern sulama sistemlerinde buluşturuyoruz.
Her toprak tipine uygun çözümlerimizle suyu israf etmeden, toprağı en iyi değerlendiriyoruz.
Basınç dengelemeli hatlarımızla tarlanın her noktasına eşit su dağıtımı sağlanır.
Suyun ve gübrenin doğru yönetimiyle; az su, düşük maliyet, yüksek verim, Suplas farkıyla.
Suplas, 1989 yılından bu yana sektörde faaliyet gösteren Akplas’ın uzun yıllara dayanan mühendislik, üretim ve Ar-Ge tecrübesiyle geliştirdiği bir tarımsal sulama markasıdır. Akplas’ın köklü altyapısı üzerine inşa edilen Suplas, damla ve yağmurlama sulama sistemlerinde çiftçilere güvenilir, dayanıklı ve verim odaklı çözümler sunmayı hedefler. Suplas markası; suyu, enerjiyi ve gübreyi daha verimli kullanan modern sulama teknolojileriyle üreticilerin hem verimini artırmayı hem de işletme maliyetlerini düşürmeyi amaçlar. Farklı arazi ve iklim koşullarına uygun ürün gamı sayesinde, tarımsal üretimde sürdürülebilirliği destekler; toprağın, suyun ve emeğin en doğru şekilde değerlendirilmesine katkı sağlar.
Suyu ince yağış damlaları şeklinde toprağa vererek bitkinin kök bölgesine gerekli nemi dengeli ve kontrollü biçimde ulaştırır.
İnceleDamla sulama çözümleri, suyu doğrudan bitki kök bölgesine ulaştırarak her damlanın bitki gelişimine en yüksek katkıyı sağlamasına yardımcı olur.
İncelePVC temiz su boruları, yüksek basınç dayanımı ve sağlam yapısı ile altyapı projelerinde kesintisiz su akışı sağlar.
İnceleYüksek yoğunluklu polietilen (HDPE) ile üretilen, dayanıklı ve uzun ömürlü su taşıma hatları için özel olarak tasarlanmış bir çözümdür.
İnceleTarımsal sulama hatlarında yüksek filtrasyon performansı ve sürekli su temizliği sağlamak üzere tasarlanmıştır.
İncele
Tecrübeli Çalışan
Yıllık Tecrübe
Ürün Çeşitliliği
Müşteri Memnuniyeti
TAM OTOMATİK SEPERATÖR VE PLASTİK DİSK FİLTRELİ GRAVEL SİSTEM
Yağmurlama sulama boruları teknik olarak 6 atm (yaklaşık 6 bar) basınca dayanacak şekilde üretilir, ancak sahada kullanılan tüm sistem bileşenleri bu basınçta güvenli şekilde çalışmayabilir. Örneğin, sprink sayısındaki artış veya sprink debisinin yüksek olması, püskürtücünün bu basınca maruz kaldığında performans bozulmasına ya da iç mekanik hasar riskine neden olabilir.
Bu nedenle yağmurlama sulama sistemlerinin iç basınca tâbi ekipman dengesini korumak için, 2–3 bar aralığında çalıştırılması hem daha güvenli hem de daha verimli bir kullanım sağlar. Bu basınç seviyesi, özellikle hat üzerinde çoklu sprink kullanımında sistem stabilitesini destekler ve bileşenlerin daha uzun ömürlü hizmet vermesine yardımcı olur.
Petrokimya sektöründeki gelişmeler, polietilen hammaddelerinin yoğunluk ve dayanım özelliklerine göre gruplandırılmasını sağlamıştır. Bu sınıflar; LDPE (Düşük Yoğunluklu), MDPE (Orta Yoğunluklu) ve HDPE (Yüksek Yoğunluklu) olarak tanımlanır. Dayanım performansını gösteren MRS (Minimum Gerekli Mukavemet) değeri, MDPE için 8 MPa, HDPE için 10 MPa hesaplanmıştır. Bu da HDPE’nin daha ince et kalınlığıyla bile daha yüksek iç basınca dayanmasına, aynı çapta daha fazla su ve akışkan taşıma kapasitesine ulaşmasına imkan tanır. Bu yüzden HDPE özellikle yüksek debi ve basınç gerektiren sulama hatlarında avantaj sağlar.
Boru standartlarındaki PE80 ve PE100 terimleri, HDPE grubunda iç basınç dayanım seviyesine göre yapılan ayrımı ifade eder ve PE100, PE80’e göre daha üst dayanım sınıfıdır. MDPE ise HDPE’ye kıyasla daha kalın duvar yapısı ve yüksek esnekliği sayesinde, dış darbe, çatlama ve yarılma risklerine karşı arazi koşullarında ek bir koruma avantajı sunar. Bu nedenle iç basınçta akış kapasitesi HDPE’de üstünken, dış mekanik etkilere karşı dayanımda MDPE sahada daha güvenli performans gösterebilir.
Yağmurlama sulama sistemi, suyun boru hattı üzerinden belirli bir basınç seviyesinde sprinkler başlıklarına taşınarak, kontrollü su damlacıkları şeklinde tarlaya uygulanması esasına dayanır. Bu uygulama, doğal yağış etkisini yapay ve yönlendirilmiş bir su dağıtım modeli ile oluşturur. Sistemin kurulumu için ana hat ve laterallerden oluşan bir su taşıma ağı, sprinkler uçları ve koşullara bağlı olarak gerekli basıncı sağlayan bir pompa ünitesi kullanılır. Ancak, mevcut şebeke veya hattaki su basıncı yeterliyse pompaya ihtiyaç duyulmayabilir.
Sulama basıncı, sistem tasarımına ve su kaynağının koşullarına göre değişiklik gösterebilir. Bu yüzden pompa kullanımı her zaman zorunlu olmayıp, hattın iç basınç seviyesine göre devreye alınır ya da tamamen sistem dışında bırakılabilir. Yağmurlama sistemleri, geniş alanlarda eş zamanlı ve dengeli su dağıtımını desteklediği için, geleneksel karık veya yüzey sulamaya göre daha stabil nem yönetimi ve kaynak verimliliği sunan güvenilir bir altyapı çözümü olarak tercih edilir.
Arazi yapısı fark etmeksizin uyum gösterebilen esnek tasarımı sayesinde her ölçekteki tarım sahasında uygulanabilmesi, su ve gübre karışımını aynı hat üzerinden bitkinin kök bölgesine nokta atışıyla ulaştırabilmesi, alan boyunca dengeli ve eş zamanlı bir dağıtım sunması, bitkinin ihtiyaç duyduğu su ve besinle doğru zaman ve miktarda buluşmasına imkân tanıyarak yüksek tarımsal performans sağlaması ve %95’e varan seviyede su verimliliği sunması, damla sulama sistemlerinin üreticiler tarafından yaygın tercih edilmesinin başlıca nedenleri arasında yer almaktadır. Bu üstün özellikler, hem kaynak kullanımında verimi maksimal seviyeye çıkarırken hem de sürdürülebilir tarım pratiklerine güçlü şekilde katkı sunmaktadır.
Bu yöntemin sektörde kullanılan karşılığı Nutrigasyon olarak adlandırılır ve “sulama + gübreleme” süreçlerinin entegre uygulanmasını ifade eder. Klasik gübreleme modellerinde gübrenin belirli bir oranı, bitkinin kök bölgesine doğrudan ulaşamadığı için toprakta etkisiz kalabilir veya köklerin yoğun olmadığı alanlara yayılıp kayba uğrayabilir.
Damla sulama altyapısı ise, besin iletimini noktasal ve kontrollü bir hat üzerinden gerçekleştirdiğinden, bitki sezonu boyunca daha düşük dozlarda gübrenin, daha düzenli ve sık periyotlarla kök sistemine verilmesini mümkün kılar. Bu besleme stratejisi, bitkinin ihtiyaç anında besine ulaşmasını hızlandırır; hem ürün performansını yükseltir hem de gübre tüketim kaynaklı giderleri azaltarak ekonomik verim sağlar.
Pamuk üretiminde damla sulama, bitkinin mevsim boyunca eşit ve dengeli gelişmesini destekleyerek verimi artıran etkili bir tarla çözümü sunar. Bu sistemle düzenli ve planlı su iletimi sağlandığında, üretimde hektar başına 6-7 bin ton ürün seviyelerine ulaşılabildiği görülmüştür. Özellikle koza oluşumu ve lif uzama evrelerinde suya yönlendirilmiş ve sürekliliği olan erişim, bitkinin yüksek su ihtiyacını daha stabil biçimde karşılar.
Damla sulama hatları su yönetimini kolaylaştırırken, aynı zamanda su ve enerji kullanım giderlerini azaltan ekonomik çıktı üretir. Tarla veriminde yaklaşık %20 oranında bir yükseliş sağlayabilmenin yanı sıra, toprağın doğal hava–su dengesinin korunmasına da yardımcı olur. Bu sayede pamukta kök ile bitki gövdesinin uyumlu gelişimi desteklenir ve üretimde hem sürdürülebilirlik hem de maliyet avantajı mümkün hale gelir.
Mısır, Türkiye’de üretim hacmi en yüksek tarımsal ürünler arasında yer alır. Ekim sürecinde su yönetimi doğru planlanmadığında, bitkide su stresinin oluşmasına ve buna bağlı olarak dane veriminde düşüş yaşanmasına yol açabilir. Bu nedenle suyun ihtiyaca göre ve dengeli şekilde verilmesi, kaliteli bir hasat için belirleyici bir unsurdur.
Damla sulama sistemleri, suyu doğrudan kök bölgesine, kontrollü ve düzenli aralıklarla ilettiği için mısır üretiminde ideal çözümlerden biri olarak öne çıkar. Sezon boyunca hem suyun hassas kontrolünü sağlar hem de gübre uygulamasını sulama hattı üzerinden mümkün kılar. Böylece üretici, su ve gübre kullanımını optimize ederken daha istikrarlı bitki gelişimi ve daha yüksek tarla verimi elde etme avantajı kazanır.
Yonca (alfalfa), yüksek su ihtiyacıyla bilinen tarla bitkileri arasında yer alır. Damla sulama tekniği, suyu ve besin elementlerini daha kontrollü, kök bölgesine odaklı, düzenli ve düşük dozlarla verdiği için gelişim sürecini destekler. Bu sistem, su stresine duyarlı ve sürekli nem isteyen bitkilerde, özellikle büyüme ivmesini artıran bir besleme modeli olarak öne çıkar.
Su kullanımını optimize eden damla sulama, aynı zamanda enerji, gübre ve bitki besleme maliyetlerini azaltırken, geleneksel yöntemlere göre çok daha verimli bir üretim zemini sağlar. Daha az su ve enerjiyle daha yüksek performans almayı mümkün kıldığından, farklı toprak tiplerinden maksimum verimin alınmasına ve kaynak tasarrufu ile sürdürülebilir tarıma katkı sunar.
Şeker pancarı üretiminde ürün kalitesinin temel göstergesi polar (şeker) değeridir ve bitkinin su ihtiyacı bu kaliteyi doğrudan etkiler. Hasat dönemine kadar pancar bitkisi, gelişim sürecini tamamlayabilmek için yaklaşık 800–850 mm (800-850 mm) su tüketimine ihtiyaç duyar. Üretim sahalarında bu su gereksiniminin büyük bölümü, geleneksel olarak yağmurlama sulama yöntemiyle karşılanmaktadır, zira sistemler çoğunlukla bu modele göre kurgulanır.
Ancak damla sulama uygulamaları, suyu kök bölgesi merkezli ve daha kontrollü periyotlarla sunabildiği için pancar üretiminde dikkat çekici bir fark yaratır. Saha verileri, damla sulamaya geçişle birlikte yaklaşık %10 verim artışı sağlanabildiğini, buna ek olarak polar değerinde 1–3 birimlik bir yükseliş oluştuğunu ve %50’ye varan su tasarrufu avantajı elde edilebildiğini göstermektedir. Bu kazanımlar, özellikle su kaynaklarının verimli kullanımının kritik olduğu bölgelerde damla sulamayı yüksek randıman ve kalite odaklı bir alternatif haline getirmektedir.